Ne zaman Dolunay gökyüzünde belirse, yeryüzündeki duygusal dalgalanmalarımız artar. Ay gök cisminin hareketliliği, yeryüzündeki su hareketliliğini etkiler. İnsan bedeninin büyük bir kısmı su olduğundan, Ay'ın bu hareketliliğinden etkileniriz. Duygusal regülasyon konusunda usta değilsek, duygusal dalgalanmalarımız ile gelgitler yaşayabiliriz. Bu, sinir sistemimiz ve varoluşumuzun doğasına uygundur. İşte tam da burada doğum haritasının üzerine çıkmak devreye girer. Eğer sinir sistemimizi okuyabiliyorsak ve varoluşumuza dair bir gusto sahibi isek, tebrikler! Doğum haritanızı aşmaya başlamışsınız demektir. Eğer bu henüz mümkün değilse, gökyüzü ile yeryüzü arasında bir yerlerde, bütünün enerjisini en ilkel haliyle deneyimliyor olabilirsiniz. Özellikle doğa ile bir bütün olduğumuzu hatırlarsak, ‘ne varsa gökyüzünde o vardır yeryüzünde’ sözünün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha idrak edebiliriz. İşte tam da bu yüzden, Dolunay döngülerinde daha krizli ve duygusal olarak tetikleyici olayların sonuçlarını ve doğa olaylarını daha sık görebiliriz. Ancak bu kez konu daha gergin; gelin, biraz yakından bakalım.
Bu Dolunay döngüsünde, Güneş Aslan burcunda, Ay ise Kova burcunda yer alıyor. Bu ikili zaten astrolojide zıt burçlardır. İki sembol karşı karşıya geldiğinde gerilim ortaya çıkar. Bu ikilinin karşılıklı yerleşimine Uranüs gezegeni 90'lık bir açı ile yerleşiyor. Bu açı ‘kare açı’ olarak bilinir. İki zıt göstergeye (Güneş-Ay) başka bir gezegen 90'lık yaptığında, karşımıza T-Kare dediğimiz, gerilimi artıran zorlayıcı bir açı kalıbı çıkar. Aşağıdaki Görsel 1'de bu açı kalıbını görebilirsiniz.
Görsel 1: T-Kare açısı Ay, Güneş ve Uranüs
Bu açı kalıbında Uranüs'ün bulunduğu alan, konsantrasyonun en çok yönlendiği yer olarak öne çıkar. Zıt konumda bulunan gezegenleri zorlayan bu gezegen (yani Uranüs), her zaman apex olarak ifade edilir. Açının nasıl işleyeceğini belirleyen de apex’e yerleşen bu gezegendir, yani Uranüs. Değerli hocamız Barış İlhan, bu açıyı en sade haliyle şöyle anlatır:
'Enerjinin odaklandığı ve neredeyse saplantılı kullanıldığı bir durum yaratır. Dolayısıyla yıkıcı kullanımının ivedilikle düzeltilmesi gerekir.' (Barış İlhan, Astroloji Dersleri, sf: 171)
Eğer Uranüs söz konusuysa ve enerjinin saplandığı yer burasıysa, yıkıcı kullanımın ortaya çıktığı bu noktada neyi düzeltmeli ve dengeye getirmeliyiz dersiniz? Güneş ve Ay’ın yerleştiği Aslan ve Kova burçları bize şu mesajı verir: ‘Aykırı davranma, sakin ol, ayrıştırma, problemi kurcalama. Olaylara objektif kal ve böylece bir denge oluştur.’
Ne yazık ki Uranüs’ün anahtar kelimeleri arasında denge kavramı yoktur. Bilakis, dengesizlikle yapılan şeyler ön plandadır. Ani, beklenmedik, şaşırtıcı, şok edici, umulmadık, farklı ve eşsiz olan gündemler tam da Uranüs’ün enerjisini oluşturur. Bu Dolunay’ı geren ve rahatsız eden Uranüs olduğu için, onun üzerinde duruyoruz. Uranüs’ü sakinleştirmemiz gereken yer Aslan-Kova aksındaki egodur. Sağlıklı egomuzu ve lider yönümüzü yaşamımızda sürdürmek için sahneye davet etme zamanındayız.
Bu Dolunay öyle güçlü ki, kimisi için hayatının arka fonunda ‘Alırım başımı giderim deliler gibi ey’ çalıyor. Sezen Aksu’nun her an söylemesi, bu birikmiş enerjiyi ancak böyle atabileceğimizi düşündürüyor... Demek ki enerjimizi boşaltmaya çok ihtiyacımız var, dostlar. Bu muazzam birikmiş enerjinin gölgesinde kalmamak için, hayatınızdaki hedeflere yönelik daha yaratıcı ve tamamlayıcı bir enerjiyi alanınıza davet edin.
Kova Dolunayı sırasında, Merkür Aslan burcunda retro hareketine devam ediyor ve Güneş ile kavuşum yapıyor. ‘Ne diliyorsun, ne istiyordun yaşamdan? Haydi, bir hatırla,’ diyor. İçindeki tanrısal enerjiyi ne zaman unuttun? Onu yeniden çağır ve hatırla. Geleceğini yeniden yarat, seni üzen şeyleri bir kenara koy. Biraz mesafe herkese iyi gelmez mi? Bu yaşamda önce kendinin elinden tutmayacaksan, kimin elinden tutacaksın? Dolunay madem ki duygularımızı darmadağın etmeye hevesli, biz de huzursuz eden konulara karşı objektif olmayı başaracağız. Kopmamız gereken arzularımız olabilir; o zaman dönüşeceğiz ve bu haliyle Dolunay ile uyumlanacağız.
Sadece kişisel hayatlarımız mı dönüşüyor? Hayır, dostlar. Her şey, tüm dünya ve bütün, seninle birlikte dönüşmeye devam ediyor. Seni üzen ve yoran şeyleri tutmaktan yorulmuş olabilir misin? O zaman bunu duymaya ihtiyacın olabilir:
‘Ait olmadığım yerlerle savaşım bitti.’
Comments